Büyük cesaret

Büyük cesaret valla.

İş hayatına resmi olarak atıldıktan sonra cevrede çok fazla beslenebilinecek insan olduğunu fatk ettim. Belkide camianın özelliğidir. Neyse ki sevgili departman yöneticim de(ki hiç bi zaman yönetici sıfatını kullanarak bana iş yaptırmadı!) bu konuda çok paylaşımcı oldu. İşin inceliklerini bildiğince aktardı hep. Bi iş yapılacağım zaman hep derdi, "bence ben bakıcam diye rahatsın" diye. Tabi bunu benim hatalarımı bulup tatlı tatlı söyledikten sonra söylerdi:) E vardı tabi rahatlıkta. Bende şimdi yeni yeni anlıyorum. Daha kaç gün oldu sen düşün artık! haftalık üst kata cıkış sayımı pazartesi itibariyle egale etmiş durumdayım! Aksilik ya, mikinindon dan da bir üsü sorun geldi, hemde en parasız dönemde ödemelerle ilgili sorunlar. Onunla birlikte bizde kendimize meydan okuyoruz galiba!Bakalım nasıl olacak.

Neyse, kendine meydan okumayı seven biri olduğu için gözüne (haklı veya gereksiz tartışılır) yeni bir meydan okuma kestirdi. Hatta öyle hızlı sonuçlandıki bu meydan okuma, kendi de anlayamadan içine daldı. Bizde de ilginç bi rahatlık vardı bu süreçte oda ayrı...
İstanbulun neyi sevilir bilmem. Mümkünsede bilmek istemem. İstanbulfobia, varsa eğer bende ondan var kesin zaten. Ancak bu şehirede bu kadar mulu olanını da görmemiştim. Neyse ki bi o kadar eski bi yere gidiyor. Yine aristokrat bi ev bulmuş kendine. E herkes benim gibi yeni de yeni demiyor. Eski olan sıkıntı yaratıyor bende!

Gitmeden türkçemede bi el atsaydı fena olmazdı aslında. Gerçi daha ne yapıcak bu konuda oda ayrı.

Son zamanlarda "benden sonra fırtına yamur tufan" gibi bi özlü söz söylüyordu. Heralde öyle olacak. Biraz yamur, biraz fırtına. Biraz ıslanırız biraz savrulucaz gibime geliyor ama bi yerde dururuz elbet. [Tufan kelimesini sevmediğim için yukarıdaki imalı cümlede kullanmadım, yoksa türkcem yetiyor onu da araya sıkıştırmaya].. Amannn onun olduğu yer güneşlidir. Bizde oraya gideriz napalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder